
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mahalle delege seçimlerine ‘Kırmızı Liste’ ile giren Taban Hareketi, yaşanan gelişmeler sonucunda seçimlerden çekildiğini açıkladı.
Taban Hareketinin seçimden çekilmesi eleştirileri ve tartışmaları da beraberinde getirdi. Kimileri, ‘Kazanamayacaklarını anladılar da o yüzden çekildiler’ derken, birileri de kaybetseler de seçime devam edilmesi gerektiğini savundu.
Aslında Taban Hareketinin öncü isimlerinden Manavgat’ın en başarılı ilçe başkanlarından biri olan Mustafa Akkuzu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında harekette kopukluklar, verilen sözleri yerine getirmeyenler ve edilen yeminlerin tutulmadığı işaretini vermişti.
Akkuzu paylaşımında; ‘Bir insanın ideolojik düşüncesi yoksa sevgi ve saygıdan uzak insan tiplerinden nefret ediyorum’ diye yazarken CHP’nin Kemalist ve solcu kimliğinden gittikçe uzaklaştığının, bu gerçeğin bilinmesine rağmen partililerin umarsızlığına bir tepki olarak değerlendiriyordu.
Taban Hareketinin hem delege seçimlerine girerken hem de seçimden çekildiği kamuoyuna duyurduğu bildirgelerini defalarca dikkatlice okudum. Açık bir ifadeyle belirtmeliyim ki; her iki açıklamaya da gözü kapalı imzamı atarım.
Her iki açıklamanın özü; CHP’nin bugün yürüttüğü politikanın çok ilerisinde olduğudur. Gerçekliği de ayan beyan ortadadır. Tatlı su solcuların ve Gardırop Atatürkçülerin bu bildirgelerden bir ders çıkaracaklarını, ‘ Aman biz ne yapıyoruz’ diyerek özeleştiri yapacaklarını hiç sanmıyorum.
Basına, Manavgat Halkına ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm üyelerine duyurumuz başlığıyla yayımlanan bildirinin ilk paragrafı yaşananların bir özeti gibi beynimize mıh gibi çakılıyor.
- Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizin içerisinde bulunduğu kaotik süreçte Kuvayi Milliye ruhunun günümüzdeki temsilcisidir. Bundan dolayıdır ki DÂHİLİ VE HARİCİ şer güçleri her vesileyle partimize saldırmaktadır.
Taban hareketinin öncüleri yılların birikimi ve deneyimiyle bir durum tespiti yaparken partililerinde bunu anlayacağını düşündü. Ama partililer, bunu görmek istemedi. Belki gördüler de işlerine gelmedi. Yönlerini güçlüden yana çevirmekte de hiçbir sakınca görmediler.
Bukalemunların bile bu kadar hızlı renk değiştirmediği bir dönemden geçiyoruz. Dün itiraz ettiklerine bugün boyun eğerek savunma refleksi geliştirme çabası içerisinde olmak tek kelimeyle ikiyüzlülüktür, samimiyetsizliktir.
Taban hareketi, ideolojik olarak çıktığı bu yolda şuan yenilmiş gibi görülebilir. Ama bu asla bir yenilgi değildir. Belki de ‘uyanmanın’ bir başlangıcıdır. Hareket, seçim sonrasında da savunduğu ideolojinin peşinde koşmaya devam edecektir.
İsveçlilerle yaptığı onlarca savaşı kaybeden ve bir kez bu savaşlardan birini kazanarak imparatorluk sınırlarını genişleten Rus Çarı Deli Petro’nun, “Yenile yenile yenmesini öğreneceğiz” diye tarihe mal olmuş bir sözü vardır.
Deli Petro niçin vazgeçmediğini şu sözlerle açıklar:
“Ülke olarak bölgesel, hele dünya gücü olma iddiamız varsa, öncelikle soydaş nüfusumuzun yoğun olduğu bölgelerde söz sahibi olmak zorundayız. Bu da oralarla ilgili stratejiler geliştirerek mümkün olabilir ve bu stratejiler de ancak bu bölgeleri iyi bilen, vizyon sahibi kişilerle gerçekleşebilir. Sınırlarımızın dışındaki soydaşlarımızın sorununu ancak o bölgenin insanı bilir.”
Bundan dolayıdır ki, ortada vazgeçmiş, yenilmiş bir Taban Hareketi yoktur, ideolojik bir refleks vardır.
Bunu böyle değerlendirmekte CHP adına yarar vardır.