Vah zavallılar vah…
Manavgat’ta kadınlar kahvesi açıldı. Kadınlar Kahvesi’nin açılmasıyla birlikte bazı kesimlerce eleştiriler peşi sıra geldi.
Eleştiri getiren kesimler, Manavgat Belediye Başkanı Dr. Niyazi Nefi Kara’yı sol kimliği üzerinden yerden yere vuruyor.
Neymiş efendim, başkan kadınlar kahvesi açarak cinsiyet ayrımcılığı yapıyormuş… Manavgat’ın bu kadar acil sorunları varken bu açılışın şimdi sırası mıymış? Gibi akıl ve izandan uzak abuk sabuk nedenlerle sırf eleştirmiş olmak için eleştiren bir güruh var.
Eleştiriyi getiren çoğunluğun seçmen profiline baktığımızda; Atatürkçü ve sol kimlikleriyle boy gösteren CHP seçmeni olduklarını bariz şekilde görülüyor.
Ayrıca yine bu kesimin kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarda bir aslana dönüştüklerini, meydanı kimselere bırakmadan eşitlikçi ve özgürlükçü tavırlar ortaya koyarak, demokrasi havarisi kesildiklerini maalesef ki görüyoruz.
Nefi başkan da bu eleştirileri ve eleştirenleri ciddiye almadığından, ağızlarından köpükler saçarak yutkunuyor, hırslanıyorlar ama açılışlarda da başkanın etrafında da pervane gibi dönmekten geri durmuyorlar.
Sanıyorlar ki, Nefi başkan bu olanları görmüyor, bilmiyor, duymuyor! Vallahi de hem görüyor, hem biliyor hem de duyuyor. Benden söylemesi.
Kadınlar Kahvesi toplumsal bir ihtiyaçtan doğmuştur. Batı illerinde yıllar önce açılmaya başlayan bu mekânlar zaman içerisinde doğu illerinde de açılmaya başlanmıştır. Feodal ilişkilerin ve töre yasalarının en yoğun yaşandığı illerimizin başında gelen Diyarbakır’da bile 2005 yılında açılan kadınlar kahvesi var.
Diyarbakır’dan 20 yıl sonra kendini çağdaş, modern bir ilçe olarak tanımlayan Manavgat’ta açılan bir mekânın bu kadar eleştiri konusu yapılmasını anlamak gerçekten çok zor.
Tarihten günümüze kadınlara ait mekânın sınırlarının “baba evi” ya da “koca evi” diye adlandırılan evlerle sınırlandırıldığını düşündüğümüzde kadın-mekân ilişkisinin ne derece önemli olduğunu anlayabiliriz.
Kadınlar için ‘kendine ait bir mekân’ o derece önemli ve değerlidir ki, bu anlamda atılan her adımın desteklenmesi gerektiği kanısındayım.
Bu konuda ilk akla gelen yazarlardan biri olan Virginia Woolf, “Kendine ait bir oda” kitabında bir kadının yazar olabilmesi için kendine ait bir odasının ve parasının olması gerektiğini, aksi takdirde bağımsız düşünemeyeceği için yaratıcılıktan da uzak kalacağını destekleyici bilgilerle iddia eder.
Kadınların kendilerine ait bir mekânlarının olması kendi geçimlerini sağlayacak olanakları üretebilmeleri ve sosyalleşmeleri açısından elzemdir.
Ayrıca bu tip mekânların çoğalması aile ilişkilerine de olumlu yansımalar getirecek ve karı-koca kavgalarını en aza indirecektir.
Kadılar Kahvesi’nde kadınlar müşteri değil, konuklardır. Dayanışma ve paylaşım içinde okuma köşesi ve geniş bir kitaplığa sahip mekânda kendilerini yalnız ve kimsesiz hissetmeyecekleri bir alan.
Eski Hisar Mahalle Muhtarı da bir kadın. Münevver Çetin. Mahallinin isteğini başkan Kara’ya iletmiş. Başkan Kara şartları olgunlaştırmış ve Barış Manço parkının içerisine muhtarlık binasının hemen yan çaprazına fazla maliyet içermeyen prefabrik bir mekân oluşturmuş.
Başkan Kara, açılışta net bir şekilde mekânın erkeklere de serbest olduğunu ifade etti. Yani Kadınlar Kahvesi haremlik selamlık bir mekân değil.
Sonuçta bu eleştiriler yersiz ve anlamsızdır. Umarım şartlar olgunlaşır, Kadınlar Kahvesi Manavgat’ın her mahallesinde açılır.
Eleştiri getiren arkadaşlara da elbet bir çift sözümüz olacak:
Sepeti koluna, herkes yoluna….