
1973 – 1980 yılları arasında Antalya’da iki dönem belediye başkanlığı yapan Av. Selahattin Tonguç dün yapılan törenlerin ardından Andızlı Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Tonguç, son yolculuğuna uğurlanırken CHP Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere partinin üst düzey yetkililerinde orada olmasını isterdim.
CHP Genel Başkanı adına İl Başkanlığı’nın cenazeye gönderdiği sembolik çelenk her ne kadar önemli ise de Genel Başkanın bizatihi cenazeye katılması, CHP’li belediye başkanlarının siyasetteki tutum ve davranışlarında büyük bir değişiklik yaratabileceği düşüncesindeyim.
Selahattin Tonguç bizim kuşağın çok önemli bir siyasetçisiydi. CHP’nin 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit’in vaz geçilmezleri arasındaydı. Kemalist idi, devrimciydi, üstünlerin değil hukukun üstünlüğünü savunan adalet savaşçısı idi. Bütün bunların ötesinde sosyal belediyeciliğin fikir babası, mimarı ve uygulayıcısıydı.
CHP’nin, “Toprak işleyenin su kullananın” parti sloganının Antalya’da vücut bulmasının adıydı Selahattin Tonguç.
Tonguç, 1973 yılında belediye başkanı seçildiğinde önüne 3 hedef koydu: Turizm, Kültürel Alan ve Tarım. Koyduğu bu 3 hedefi başarıyla yerine getirirken suikastler de dahil olmak üzere birçok zorluklarla karşılaştı.
Antalya Akdeniz Gerçek Gazetesi Selahattin Tonguç’un cenazesi ve yaşamını anlattığı çok güzel bir habere imza atmış. Okumanızı öneririm. (https://www.akdenizgercek.com.tr/antalya/antalyanin-efsane-baskani-selahattin-tonguc-sonsuzluga-ugurlandi-358981h)
Ben burada Tonguç’un kendi anılarından derlediğim bir iki anekdotu anısına sizlerle paylaşmak istedim. Belediye başkanları belki bu anlatıları okurda bir ders çıkarırlar mı, o da bilinmez?
- “Çıkardım teybi masaya kendi seslerinden rüşvet teklif edenleri, Antalyalı bir dinlesin dedim. Bütün halk toplandı, belediyenin önü doldu.” “1974’de şimdiki ASAT’ın bulunduğu binanın yeri belediyenin ahırıydı. Bakın bu çok uzak değil. 30-35 sene önce bu ahırda beslenen atlarla eşeklerle Antalya’nın çöpü alınıyordu.”
- “Belediye personeli o zaman 4 bin 800 kişi. 457 temizlik işçisi var çalışan bir tane yok. 120 pehlivan, 90’dan fazla Antalyasporlu… Maaşları ödeyeceğiz ama kasada para yok. 500 bin lira maaş dağıtacağız ama belediyenin 100 bin lira geliri 179 bin lira günlük borcu çıktı. 5 aydır zaten maaş ödenmemiş. Önümüz bayram. Herkesi aradım, bankaya gittim, hükümetten istedim olmadı. Ben istifa etmeyi düşündüm babam ilk defa o zaman kızdı bana, “Göreve talip olmadan düşünmedin mi bunları?”
- En sonunda tarihlerinde ilk defa Genel-iş sendikası bana 200 bin lira verdi. Bir gün belediyede toplantıdayız kapı açıldı kardeşim bir çanta getirdi. “Bunu babam gönderdi” dedi ve gitti. Çantayı bir açtım 300 bin lira… Çok büyük para o yıllarda. Babam kendisinin ve ailenin her şeyini ipotek ettirip bulmuş parayı” “ Birden takır takır silah sesleri başladı. Evin karşısında bir beyaz Renault araba içinden bir adam inmiş ben altıncı ya da yedinci mermide fark ettim bana ateş ettiğini...”