Şu anda piyasa verileri güncelleniyor. Lütfen kısa bir süre sonra tekrar deneyiniz.

  • ANASAYFA
  • Güncel
  • Hiçbir Başarı, Kalbi Kırılan Bir Çocuktan Daha Değerli Değildir..!

Hiçbir Başarı, Kalbi Kırılan Bir Çocuktan Daha Değerli Değildir..!

karate çocuk

Karate, saldırının değil savunmanın temel alındığı bir dövüş sanatıdır. Karatenin felsefesi kavgadan kaçınmaktır. Çünkü karateyi spor dalının dışında sadece kendinizin veya başkalarının hayatı tehlikedeyse kullanabilirsiniz.

Örneğin bir karate öğrencisinin benimsemesi gereken dört temel prensip vardır. Bunlar acemi ruhu düşüncesi, sıfır düşünce, sarsılmaz düşünce ve eksiksiz odaklanmadır. Bu dört ilkenin oluşturduğu ana kaynak ise ruh ve iradenin doğru kullanılmasıdır.

Bu ilkeleri öğrencilere öğretecek kişi ise bu deneyimlerden geçmiş, belirli bir seviyeye gelen, ruhu ve iradesi üst seviyede olan eğitmenlerdir, çalıştırıcılardır.

Türkiye Karate Federasyonu Antalya il temsilciliği, il seçmelerini 24-25 Mayıs’ta iki gün süren karşılaşmalarla Manavgat Mehmet Akif Ersoy Kapalı Spor Salonu’nda yaptı.

İlk gün karşılaşmalarını takip etme fırsatı buldum. İkinci karşılaşmalarını ise takip etme şansım olmadı. Ancak ilk gün salonda gördüklerimin beni şaşkına uğrattığını da söylemeliyim.

Böylesine önemli bir turnuvadaki organizasyon eksikliklerini mi anlatayım yoksa sporcusuna rakibini düşman gibi görmesini ve saldırı emrini veren eğitmenlerden mi bahsedeyim?

Antalya’nın çeşitli ilçelerinden sabahın köründe salona gelen yaşları 12 ila 15 arasında olan öğrencilerin, ailelerinin ellerine tutuşturduğu bir sandviçle maçların başlamasını beklemeleri tam bir işgüzarlık örneğiydi.

Saat 09.00’da başlanacak denen seçmeler anca saat 11.00’de başlayabildi. Manavgat’ın koca salonunda yer minderi (Tatami) yeterli değildi. Manavgat’taki karate okullarından getirilen tatamilerle bu eksiklik giderildi. Bilgisayarlar ve skorbord kurulana kadar sporcular, hakemler, aileler, yani salonda kimler varsa sabırlarının son haddine geldi.

Ve nihayetinde karşılaşmalar başladı. Ancak bu seferde eğitmenlerin bağırışlarını, kavgacı üsluplarını ve maçı kaybeden öğrencileri üzerinde kurdukları baskıları hayretle izledim.

 Minder kenarında rakibini parçalaması için güya taktik veren hocalar. Bu çocuklar daha 13- 14 yaşında. Bu çocukların psikolojisi hiç düşünülmez mi? Bu aymazlıklara karşı sesini çıkarmayan, olup biteni umursamadan izleyen karate federasyonunun yetkilisi.

Nitekim bazı aileler bu duruma tepki göstererek şikâyette bulundular. Sonuç alınır mı alınmaz mı bilemiyoruz?

Karatenin felsefesini benimsemiş gibi görünen bazı eğiticilerin bu spora katma değer katamayacağını açıkça görmek beni üzdü.

Sadece kazanmaya odaklanmış zihniyetlerin, karate sporunun ‘sağlam ruh ve güçlü irade’ anlayışına zıt davranışlarda bulunmaları, bu sporu bir adım bile ileriye götüremeyeceğini bizlere açıkça gösterdi.

Sporculara, ailelere, kaybedilen zamana ve harcanan paralara yazık!..

Hiçbir başarı, kalbi kırılan bir çocuktan daha değerli değildir…

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.