Şu anda piyasa verileri güncelleniyor. Lütfen kısa bir süre sonra tekrar deneyiniz.

KARSANTILI AYŞE MERCEK ALTINDA

SEDAT MEMİLİ KARSANTILI AYŞE KAPAK

Hatalarını söyleyen yoksa dostun da yok demektir. Bir yazar için okuyucu, keşfedilmiş en mükemmel pusuladır.

İnsanlığın keşfettiği en muhteşem araçlardan biri pusuladır.

Nereden geldin, neredesin, nereye gideceksin? Ulaşmayı amaçladığın yer için nerede olduğunu saptamak… Hem teknik hem de felsefi açısından yaşamsal değerdedir. Doğa’nın tek yönlü işlediğini fark ederek bu esastan yola çıkıp pusulayı keşfetmek önemlidir.

Doğanın duygusu ve toleransı yoktur: Güneş doğarsa aydınlık olur, su eğime doğru akar, kutup yıldığı daima aynı yönü gösterir…

Bu gerçeklikleri esas alan araçlar ve anlayışlar bize doğru yönü gösterirler.

Yanlış pusulaya bakan hiçbir komutan ordusunu doğru yöne sevk edemez.

Devlet adamları, yazar, sanatçı, zanaatkâr… Tarih, yanlış pusulaya bakan bu tür kimselerin hazin öyküleri ile doludur.

Sade yurttaştan lidere kadar, eğer bir insanın yanlışını söyleyenleri yoksa dostu da yok demektir. Bu konuda ne kadar şanslı olduğumu bizzat yaşadım.

ADANA SANATEVİ DERNEĞİ

Adana Sanatevi Derneği, uzun zamandır bir etkinlik yürütüyor. Ortak olarak belirledikleri bir yazarın romanlarını alıp okuyor ve bir araya gelip değerlendirmeler yapıyorlar. Hem okuma alışkanlığına örnek oluyor hem de eserleri yorumlayıp değerlendiriyorlar.

Dernek Başkanı Emekli Öğretmen ve Şair Ecdet Güvel, Nisan/ 2025’te okunacak ve Mayıs’ta değerlendirilecek kitabı ilan etmişti: “Karsantılı Ayşe Romanı”

Romanı okuyan çok sayıda okuyucu, 17 Mayıs’ta Denek binasında bir araya geldi ve yazar olarak kendilerine konuk oldum.

Sayın Güvel; “Bu çalışmayı yıllardır yapıyoruz, ama ilk defa bir yazarı canlı kanlı konuk ediyoruz. Bundan sonra da bu geleneği sürdürme kararındayız” dedi.

Karşımda kitabımı okuyan bunca titiz okuyucuyu görünce elbette heyecanlandım.

Sözlüye kalkmış bir öğrenci heyecanıyla her türlü soruya hazırlıklı olduğumu düşünüyordum.

Hepsinin elinde kitabım ve okuma sonunda tuttukları notlar.

Neyse ki dersime iyi çalışmıştım.

OLAYIN HİKÂYESİ

En çok merak edilen romanın adı ve olayın hikâyesiydi. Anlattım:

Aladağ, 1987 yılında ilçe merkezi olana kadar bu bölgeye Karsantı denirdi. Olay bu coğrafyada geçmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nde toplamda on beş kadın idam edilmiştir. Bunlardan ilk idam kararı Karsantı’da yaşayan Ayşe’ye verilmiştir. İkinci eş olan Ayşe, birinci eşi, çocuğuyla birlikte öldürme suçlaması ile hüküm giymiş ve hükmü 1938 yılında infaz edilmiştir.

Dönemin gazeteleri olayı ve duruşmaları “Karsantılı Ayşe” olarak yazdıkları için tarihe mal olan bu isme sadık kaldım.

Olayı ilk duyduğumda dönemin bütün gazetelerini inceledim. 1930 yılından infazı yapılan 1938 yılına kadar yayınlanmış gazete haberlerini topladım. Elimde yüzlerce sayfa birikti. Detaylı okumam sonucunda bu insanın suçsuz olduğu hissi uyandı içimde.

O dönemde Medeni Kanun yeni çıkmış, kadınlar bile tek eşliliğin erdeminin farkında değil… Yıllardır yapılan savaşlardan erkek nüfusu azalmış, savaştan dönmeyen erkeklerin akıbeti belli değil, toplumda düzen henüz kurulamamış, etraf eşkıya kaynıyor vs.. vs…  Bu toplumsal olaylar içinde Cumhuriyet’in erdemleri ve Medeni Kanun yürürlüğe giriyor.

Türk kadınına Avrupa’nın çoğu devletlerinde olmayan hakları tanınıyor… Bu hakların nasıl kullanılacağı konusunda Halkevi vasıtasıyla kültür devrimim yapıldığı zamanlar.

Kabaca, iki evli olanlara gözdağı verme amacıyla bu idam kararının verildiği hissine kapıldım. Bu hissin hiçbir maddi kanıtı yok.

DUYGULARIMIN PEŞİNDE

Yerel mahkeme idam kararı veriyor ama Karsantılı Ayşe: “Cumhuriyet bir kadını ipe çekmez” diye umutlanıyor. Nitekim temyiz mahkemesi bu kararı bozuyor.

Ardından yerel mahkeme ile temyiz mahkemesi arasında sanki bir rekabet başlıyor. Yerel mahkeme dört kez idam cezası veriyor, temyiz üç kez bozuyor… Sonuçta idam kararı onaylanıyor.

İnfaz, halka açık bir alanda yapılıyor. Her zaman her idamda devleti ve adaleti alkışlayan halk, bu kez neredeyse matem tutuyor. Çünkü halkın vicdanında da bu ceza onaylanmıyor.

O tarihten sonra, zinadan dolayı hiçbir kadına idam cezası verilmiyor.

Bu olaydan etkilendim. Duygularımın peşinden giderek bu romanı tamamladım.

TAMAMEN GERÇEK Mİ?

Bana en çok sorulan sorulardan biri şu oldu: “Olay tamamen gerçeklere mi dayanıyor?”

Hayır, bu olay ana çatısı olarak doğru, ancak tamamı kurgudur. Ben sadece Karsantılı Ayşe’nin adı tarihe mal olmuş diye kullandım, yan olayların tamamı hayal ürünüdür. Zaten yarıya kadar olayı kurguladım ama yarıdan sonra olaylar kendini geliştirdi.”

Kitabın yazılım aşamasında Alpaslan Türkeş Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire başkanı Ahmet Karataş’ın yoğun ilgi ve desteği gördüm. Belge ve bilgilere ulaşmamı sağlamakla kalmadı daima yüreklendirdi.

Sayın Karataş’ın çabalarıyla kendi yazmış olduğu “Çiçekçi Alman”, Talat Özyürek’in “Sarı” ve “Karsantılı Ayşe” kitabı üçleme olarak Akademisyen Kitapevi tarafından yayınlandı.

YORUMLAR

Önce toplantıda bulunmayan Abbas Bilgili ve Erol Aydın’ın yorumundan başlamak istiyorum.

Avukat Abbas Bilgili, Felsefi konularda yazdığı birçok eser ile hayranlığımı kazanmıştır. Roman hakkında yayınladığı bir makalede; “Karsantılı Ayşe, bende önce bir Adana romanıymış gibi intiba uyandırdı ise de, okuyup bitirdiğimde, olay örgüsü Adana’da geçen ama mesaj ve konu açısından evrensel boyutta bir eserle karşılaştığımı anladım” diyerek beni gelecek için daha da cesaretlendirmişti.  

Olayın yargılama bölümünü bir hukukçu gözüyle irdeleyen Bilgili: “Romanın son bölümü olan yargılama, cezaevi ve idam konuları elbette bir hukukçu olarak benim daha fazla ilgimi çekti. Ancak, hukukçu olsun ya da olmasın tüm okuyucuların ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Burada kitabı tamamen özetlemek istemem, zira özetler hiçbir zaman romanın hakiki zevkini vermez, kaldı ki ilgi ve heyecan atmosferine girebilmek için sayfaların sokaklarında caddelerinde dolaşıp, o havayı teneffüs etmek lazım…”

EROL AYDIN’IN YORUMU

İzmir’de yaşayan ve yaklaşık on haber sitesinde yazıları yayımlanan Erol Aydın, kitabın ilk okumasını yapanlardan, beni çok cesaretlendirmiş ve kahrımı çekmişti. Yayınladığı makalesinde: “Sonuç olarak; Karsantılı Ayşe romanı Türk edebiyat tarihinde önemli bir kilometre taşı olarak gelecekte bir kırılma ve dönüm noktası olarak anılacaktır. Okuyan herkesin yüzde yüz memnun kalacağı bu eser için Sedat Memili ulusal düzeyin ötesinde de uluslararası arenada da bir yıldız gibi parlayarak inşallah bir Türk markası olacaktır. Bu projenin bir parçası olmak gururu da benim için iftihar vesilesi olarak yeterli olacaktır, daha ne olsun?” değerlendirmesinde bulunmuştur.

O günü okuyucular, tuttukları notları tek tek paylaştılar. Çok ilginç konular çıktı ortaya. Düşünen her beyin, ayrı bir dünyadır.

Sonuçta ortak görüş olarak, romanı çok değerli ve evrensel buldular. Özellikle kurgu ve anlatım olarak son zamanların en değerli romanı olduğu konusunda hemfikir oldular.

Romanın, dil, üslup, kurgu, baskı yönünden (olumlu / olumsuz) bu denli incelenmesi ve ardından yapılan değerlendirmeler, evet itiraf ediyorum, beni hem cesaretlendirdi hem de daha sorumlu davranmam gerektiğini gösterdi.

Kendilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Ne mutlu, ne mutlu bana ki, yönümü gösteren doğru pusulalar edinmişim.

Hepsi de kendi branşında uzman olan arkadaşlarım notları bana verme nezaketinde bulundular… Kitabın ikinci baskısında değerlendirmek üzere teslim aldım.

Başta Ecdet Güvel olmak üzere Adana Sanatevi Derneği üyeleri ve okuyucularıma çok teşekkür ediyorum.

Bir yazar için okuyucu, bir sanatçının keşfedebileceği en mükemmel pusuladır.

Gerisi teferruat…

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.