İYİ Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nu eleştirerek, “ Biz Antalya otoyolu diyoruz, siz hala İstanbul-Ankara hattı diyorsunuz! Bu gidiş nereye, çıkmaz bu yol bir yere” diye konuştu.
Antalya üzerinden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’na eleştiri
“Antalya milletvekili olarak sizlere Antalya’nın ülke ekonomisine katkısıyla ilgili birkaç veri sunmak istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Kaya, “Antalya, 2023’te mal ihracatını artırmayı başaran 32 ilden bir tanesidir. 2022’de ülkemizin gerçekleştirdiği %5,53 yıllık büyümenin %12’sini Antalya sağlamıştır. Turizm konusundaki başarıları ise zaten hepinizin malumudur. 2022’de ülkemize gelen yabancı turistlerin %48’ine Antalya ev sahipliği yaparken, ülkemizdeki toplam yabancı turist geceleme sayısının %58,6’sı da Antalya’da gerçekleşmiştir. Bunları size anlatmamın nedeni Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Uraloğlu’nun geçenlerde İstanbul ve Ankara bağlantısını geliştirecek yeni otoyol ve hızlı tren projelerine ihtiyaç olduğu şeklindeki açıklamasıdır” diyen Aykut Kaya, “Daha İstanbul-Ankara bağlantısı için ne kadar yatırım yapacaksınız sorusunu sormak her vatandaşın hakkı. Antalya vekili olarak kaç kere Antalya’nın ulaşım sorunlarının çözülmesi, diğer illerle bağlantı düzeyinin iyileştirilmesi hususlarında öneride bulundum, açıklama yaptım. Ancak hem benim hem de Antalya ekonomisinin birçok paydaşının dile getirdiği bu sorunların bir önemi yokmuş gibi hala İstanbul-Ankara bağlantısından bahsediyoruz. Üstelik yetersiz bağlantı probleminden mustarip olan tek ilin Antalya olmadığını da unutmamak lazım.
“Antalya’yı İstanbul ya da Ankara’ya mı taşıyalım?”
Doğu Marmara’nın afet riski ortadayken, reel sektör temsilcileri Doğu Marmara’da yoğunlaşan üretimin yeni üretim merkezlerine kaydırılması ihtiyacını dile getirirken, bakanın bu açıklaması ülke gerçeklerinden kopuktur ve bu nedenle “neden yeni bir İstanbul-Ankara projesine ihtiyaç var?” sorusunu sormak hepimizin hakkıdır” yorumunda bulundu. Antalya’nın ülke ekonomisine katkısının verilerle sabit olduğunu, ülkenin dövize en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerden birinde Türkiye’ye döviz girişini sağlayan ana illerden birinin Antalya olduğunu belirten Kaya, “Antalya’mızın hak ettiği hizmeti alabilmesi için ili İstanbul ya da Ankara’ya mı taşımamız gerekiyor?” diye sordu.
Merkez Bankası Başkanı kendi işine odaklanmalı
Basın açıklamasının devamında Merkez Bankası başkanı ile ilgili tartışmalara da değinen Kaya, “Malumunuz, ülkemiz büyüdüğünde cari açık vermek durumunda kalıyor. Buradaki birinci eleştiri şu: Söz konusu yapısal sorunumuzu çözmeye yönelik geçen 21 yılda iktidar neden bir şey yapmadı ya da yapamadı? İkinci eleştiri konusu ise cari açığın finansman kalitesinin bozulması. Gayrimenkul satışını dışarıda tutarsak pek de doğrudan yabancı yatırım çekememişiz gibi görünüyor. Zaten, “neden yabancı yatırımcı bize gelsin ki?” diye sorabilirsiniz. Doğrudan yatırımı bırakın, portföy yatırımı çekmek için bile yabancı yatırımcıda yeterli güveni tesis edememiş görünüyoruz. TCMB Başkanı Erkan’ın New York’taki yatırımcı görüşmesinden gazeteci Erdal Sağlam’ın aktardığına göre yatırımcının kafasında hala “Şimşek göreve devam eder mi?” sorusu var. Diğer taraftan kendisiyle ilgili çıkan haberlerden sonra aynı soru artık Sayın Erkan için de geçerli. TCMB Başkanı ailesiyle ve özel hayatıyla sıkça gündeme geliyor ama bu haberlerden önce yaptığı bazı açıklamalar da pek bir merkez bankası başkanına uygun söylemler değildi. Örneğin bana sektör gösterin, o sektörü uçurayım diyen merkez bankası başkanı mı olur? Ya da ülkeye şu kadar milyar dolar döviz getireceğim diyen bir merkez bankası başkanı mı olur? Yatırım ofisi ile TCMB’yi birleştirdiler de bizim mi haberimiz yok, yoksa TCMB Başkanı kendi işi olmayan konularda da çalışıyor görünerek birilerinin gözüne girmeye mi çalışıyor? Hayır, enflasyon tek haneye düşmüş olsa ve enflasyon beklentileri düzelmiş olsa başkan kabına sığamıyor, ülke için cansiperane çalışıyor diyeceğiz. Ancak enflasyonun düzeyi de ortada, enflasyonun eğilimi de ortada, enflasyon beklentilerindeki bozukluk da ortada. Eğer siz, temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olan bir kurumun başkanıysanız önce kendi işinize odaklanmanız gerekmez mi? Peki, tüm bu iletişim hatalarının üzerine bir idareci olarak yanlış tutum ve davranışlarıyla da gündem olmayı başaran Sayın Erkan’ı görevden alınca her şey düzelecek mi? Her yeni atamayla birlikte merkezi yönetimin veya hükümetin liyakatli atama yapma yetkinliği olmadığını tecrübe ediyoruz” ifadelerini kullandı. Milletvekili Aykut Kaya, “Herhangi bir şirket işe alım yapacağında uzunca süre araştırma yaparken, ülkenin merkez bankasının başkanını seçerken gerekli soruşturmanın yapılmadığını görüyoruz. Hal böyleyken TCMB’ye yeni bir başkan seçerken de aynı hataların yapılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünmek yanlış olmayacaktır. Ülkemizin tüm kredi derecelendirme kuruluşları nezdinde hala yatırım yapılabilir ülke statüsüne geçememesinin ana nedenlerinden biri de işte bu öngörülememe, belirsizlik problemidir. Ancak kurumsal olarak son 5-10 yılda erimiş, hatta bu performansıyla tüm kurumsal gelişmişlik göstergelerinde az gelişmiş ülkelerle aynı düzeyde olan bir ülkeye yatırım gelmesini de maalesef pek beklememek lazım” dedi.
Yerel yönetimler eleştirisi
“Bu kurumsal bozulmayı ve ülkemizin insan kaynağındaki bozulmayı içinde olduğumuz yerel seçim sürecinde de üzülerek tecrübe ediyoruz” diyen Aykut Kaya, “mesela, adına rüşvet mi dersiniz, ulufe mi dersiniz siz karar verin ama gazetecileri kendine çekmek için kamu kaynaklarından kendilerine aylık bağlamayı düşünen adaylar var. Mesela, en büyük 10 ekonomi arasına girmeyi hedefleyen bir ekonomide, bedava çay-çorba dağıtmak büyükşehir belediyeleri adaylarının söylemleri arasında hala. Hedeflerin tutarlılığını değerlendirirken yerel hedefleri, vaatleri ya da icraatları genel hedeflerle uyum açısından da incelemek lazım. Koyduğunuz genel hedef teknolojide lider olacak, hatta teknolojiye yön veren ülke olacağız şeklindeyken yerel hedefleriniz öğrencilere 3 değil 5 çeşit çorba dağıtmaksa kusura bakmayın ama en fazla teknoloji ithal eden bir ülke olabilirsiniz. Allah aşkına, konan genel hedefleri gerçekleşmesinde yerel yönetimlerin hiç mi katkısı olmayacak? Bu açıdan bakınca şu soruyu sormak kaçınılmaz oluyor: Hangi hedef? Bu soru önemli çünkü ülkenin nereye gideceğini belirleyecek. Mesela Boğaziçi gibi güzide bir üniversite göz göre göre eritiliyor, bu üniversitenin mensupları rahatça okula alınmıyor ama biz öğrencilere bedava çorba taahhüt eden siyasetçiler görüyoruz. Öğrencilere yetmeyen kredi ve bursları, eğitimde her geçen gün daha da derinleşen nitelik sorununu konuşmayıp bedava çorbayı, bedava dağıtılan çorbanın niteliğini artırmayı konuşmak aslında ülkemizin içinde bulunduğu vasatlığın dışavurumu değil mi?” ifadelerini kullandı.
Ülkemiz vasatlık tuzağından çıkmalı
Milletvekili Kaya, “İş strateji belgesi, program yazmaya geldiğinde en modern kavramların öne çıktığı beylik söylemlerle dolu metinler yazmak açısından Türkiye’den mahiri yoktur emin olun. Ancak iş bu söylemleri icraat kılmaya gelince bariz bir planlama yetkinliği eksikliği kendini hissettiriyor. 5N1K sizlerin de kullandığı en temel tekniklerden biri. Sadece soruşturma yaparken değil, bir politikayı tasarlarken de ne, neden, nasıl, nerede, ne zaman ve kim sorularına cevap verebilmemiz, vermemiz lazım. Ülkemizdeki son dönem yatırımlarına, politikalarına baktığımızda ise 5N1K açısından sabit bir patika görüyoruz. Neden sorusunu boş ver! Ne: En kolayı neyse o. Nasıl: Yap işlet devret. Nerede: En çok rant neredeyse orada. Ne zaman: Mümkün olan en kısa sürede ya da seçimden hemen önceye yetişsin. Kim: Yabancıya gitmesin, bir tanıdığa verelim. Patika böyle olunca da ne kurumsal gelişmeden bahsedebiliyoruz ne adaletten bahsedebiliyoruz ne kalkınma odaklı projelerden, politikalardan bahsedebiliyoruz. Ülkemizi vasatlık tuzağından çıkarmak istiyorsak önce bu anlayışı değiştirmemiz gerek. Ancak her geçen yıl bu anlayışın ülkeye daha da kök saldığını ve ülkeyi vasatın altına sürüklemek için kendine yeni alanlar bulduğunu da üzülerek görüyoruz. Son emekli aylık artışı düzenlemesi de bunun göstergelerinden sadece bir tanesi. Herhalde yapılan zam artışının davul zurnayla reklamının yapıldığı ama aslında emeklinin cebine giren paranın satın alma gücü açısından eridiği başka bir ülke yoktur” diyerek sözlerini tamamladı.