Manavgat Sanayici İş İnsanları Derneği’nin (MASİAD), Manavgat Ulualan’ı Koruma Platformu’nda neden yer almadığıyla ilgili haberimiz vatandaşların yoğun ilgisine neden oldu. Ve hatta telefonla bize ulaşanlar haberde bir eksiğin olduğunu da bildirdiler. Sadece MASİAD’ın değil, Muz Üreticileri Birliği’nin de Platform ’da yer almadığını hatırlattılar.
Manavgat’ın önemli tüzel kişiliğe sahip iki kuruluşun ilçemizin çok önemli bir sorununda topluluk dışı bırakılması elbet sorgulanması gereken bir konudur.
Bu bağlamda konunun muhataplarından MASİAD Başkanı Mücahit Tatar ile bir tele-röportaj gerçekleştirdik. Tatar, “ Kavgacı duygularla eylemsel yaklaşımlar içerisinde değil, sağduyunun hâkim olduğu akılcı, barışçıl ve çözüm odaklı yaklaşımlar sergilenmelidir” dedi
MASİAD Başkanı Mücahit Tatar’ a bir sorduk, bin ah işittik.
2020’de platformun aktif bir paydaşı iken şimdi neden yoksunuz, çağrılmadınız mı?
Ulualan Platformu’nda neden yoksunuz diye soruyorsunuz. Bu sorunun muhatabı biz değiliz. Bu platformun bir başkanı var, bu başkanı yönetenler var onlara sormak lazım. Memleketin makamları ego tatmin yerleri değildir. Kişisel hesapların görüldüğü yerler değildir. Atanızın ruhuna mevlüt okutursunuz. Dilediğinizi çağırırsınız, dilemediğinizi çağırmazsınız! Memleket meseleleri söz konusu olunca bireysel hesaplar yapılmaz. Tabi bu işler alt yapı meselesidir, birikim meselesidir, liyakat meselesidir. Liyakat isteriz diyenlerin de yaptıkları maalesef ortadadır.
Sayın Tatar, söz konusu Manavgat’ın değeridir, çıkarıdır. Böylesine bir durumda illaki davet edilmeniz mi gerekir?
Mamafih biz MASİAD olarak, söz konusu Manavgat’ın meselesi ise davet falan beklemeyiz. Memleket menfaati doğrultusunda her platformda nasıl üzerimize düşen vazifeyi “samimiyetle” yerine getirdiysek yine gerekeni yaparız. Sabahattin Ali’nin özlü bir sözü vardır, derki; “Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan işler belli zümrelerin çıkarına değil, bu milletin yararına olsun.” Biz Sorgun Çamlığının “Millet Bahçesine” dönüştürülmesini isterken de aynı halisane duygular içerisinde yaklaşım sergiledik.
Ulualan’la ilgili görüşlerinizde bir değişim yaşadınız mı?
Hayır, dün neleri savunduysak bugün de aynı noktadayız. Lakin meseleyi, Masiad’ın çağırılıp çağrılmaması alanında dar tutmamamız lazım. Bizim Ulualan ile ilgili görüşümüz en başından beri nettir. D-400 karayolu ile boğaz mevkii dediğimiz denizin arasında kalan alanda, yüzölçümü olarak Alanya büyüklüğünde bir alan, atıl vaziyette yatmaktadır. Biz bilime dayalı, akılcı, uzlaşmacı bir planlama ile bu bölgede “Yepyeni bir Manavgat” ihdas edilebileceğini düşünüyoruz. Birkaç kişiye golf alanı olarak tahsis edilip, o şekilde bırakılmasını ise “Sütün üzerindeki kaymağın alınıp, geriye verimsiz süt bırakılmasına” benzetiyoruz. Biz Serik-Belek arasına benzemek istemiyoruz. Antalya Konyaaltı bölgesini hayal ediyoruz.
Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın seçim arifesinde Ulualan’ı yeniden gündeme getirmesi sizce manidar değil mi?
Genel seçim arifesinde, yaşadığımız deprem felaketi münasebetiyle de yüreklerimiz yanarken, Ulualan’ı böylesine bir oldubittiye getirmeyi manidar buluyor ve üzülüyoruz. Lakin bizlerin ve hemşehrilerimizin göstermiş olduğu hassasiyeti bürokrasiden tam anlamıyla beklemek de hayalcilik olur. Bu şehrin planlaması tepeden gelecek planlara göre değil, tabandan, birliktelikle oluşturulabilecek bir planı sunmakla gerçekleştirilir.
Kavgacı duygularla eylemsel yaklaşımlar içerisinde değil, sağduyunun hâkim olduğu akılcı, barışçıl ve çözüm odaklı yaklaşımlar sergilenmelidir”