Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı şap hastalığı nedeniyle kamuoyuna acil koduyla uyarıda bulundu.
Burdur ve Isparta’da görülen şap hastalığının ülke geneline yayılmasıyla bakanlık harekete geçti. Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili Süt ve Süt Üreticiler Birliği’nin besiciyi uyaran haberimizi sütunlarımıza taşımıştık.
Bilal Ay besiciyi uyarmıştı
Sütçüler Birliği Başkanı Bilal Ay’ın iyi niyeti ve görevi gereği yaptığı bu uyarıya Manavgat’ta besicilik yapan üreticilerden ciddi bir itiraz geldi. Manavgatlı besiciler Ramazan öncesi yükselen et fiyatlarını durdurmak için şap hastalığının sanal olarak hükümet tarafından piyasaya sürüldüğünü iddia ettiler.
Manavgatlı besiciler farklı şeyler söylüyor
Manavgatlı besiciler şap hastalığı nedeniyle şehirlerarası hayvan sevkiyatı yasak iken; “Hayvan ithalatı neden serbest? Buradaki amaç hayvan ithalatı yapan firmayı ya da firmaları zengin etmek mi?” diye sordu.
Besicilerden et ve et fiyatlarının neden sürekli yükseldiğiyle ilgili öyle korkunç iddialar dinledim ki; kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla açıklama yapmalarını istedim. Ancak çoğunun kaygıları vardı, isim vererek açıklama yapmak istemediler.
Haksızda sayılmazlardı. Başlarına gelebilecek musibetlerden korkuyorlardı. Çünkü savunmasız ve kimsesizdiler. Varlıkları olan sınırlı sayıdaki küçük ve büyükbaş hayvanlarını da bu uğurda feda etmek istemiyorlardı. İktidarın baskıcı, yıldırma politikalarını hücrelerinin her zerresine kadar hissediyorlardı.
Neyse ki imdadımıza Sözcü Gazetesinin köşe yazarı Aytunç Erkin yetişti. Erkin iki gün boyunca gazete köşesinde konuyu işledi. Aradığımız birçok sorunun cevabını muhataplarına sordu, cevaplarını yazdı.
Sözcü yazarı noktayı koydu
Aytunç Erkin’in konuyla ilgili köşe yazısı şöyle:
“ Türkiye’de 21 yıldır devam eden AKP iktidarının tarımsal üretimde yaptığı tahribat ortada. En önemli tahribatlardan birisi ise hayvansal üretimde yaşanıyor. Yem fiyatı yüksek, süt fiyatı düşük olduğu için süt inekleri kesildi. Arz çok olduğu için yani kesilen inek miktarı çok olduğu için et fiyatları çok yükselmedi. Örneğin 1 kg kıyma enflasyonun 3 haneli rakamlarda olduğu dönemde bile 130-150 TL civarında idi. Ancak ne olduysa süt ineklerinin sonuna gelindi, yani piyasada artık süt inekleri bulunmaz oldu, yani 1 süt ineği 15-20 bin TL’lerden 50-60 bin TL’lere ulaştı. Kıyma fiyatları yükselişe geçti.
İhbarı mecbur olan hayvan hastalıklarından olan ve daha çok Afrika ve Ortadoğu orjinli olup da Güney ve Doğu Anadolu bölgelerimizi etkileyen ancak aşılama ve hayvan hareketleri önlenmezse tüm yurda yayılabilecek olan “Şap Hastalığı” bugünlerde kamuoyuna acil koduyla duyuruldu. Ancak fazla reklamı yapıldı. Neden mi? Çünkü Ramazan öncesi et fiyatlarını durdurmanın bir yolu da ‘Bir tehlike var: Et satın almayın’ duyurusu yapmak. Pekiyi hayvan hareketleri durdurulduysa, yani Konya’dan Kayseri’ye, Adapazarı’ndan Kütahya’ya, Şanlıurfa’dan Mardin’e hayvan sevkiyatı yasak ise ithalat neden serbest? Cevap çok basit. Birisi/ birilerinin para kazanması gerek.”
Manavgat her şeyin farkında ama ses vermiyor
Gazete olarak haftalar önce gündeme taşıdığımız konunun şimdilerde Türkiye’nin gündemine gelmesi Manavgatlının konulara hâkimiyetinin bir örneğidir. Ama Manavgat’ın kabuğuna çekilip sessizliğe gömülmesini de ‘Manavgat Cumhuriyeti’ diye adlandırılan bir ilçenin demografik yapısına yakıştırmıyoruz.
Şener Eren haklıydı
Manavgat Ziraat Odası başkanlığına aday olan Denizyaka Muhtarı Şener Eren’in seçim bildirgesinde ‘ Zengin toprakların fakir insanları olmak istemiyoruz’ diye çok haklı bir serzenişi vardı.
Bugün bu sözün haklılığını daha iyi anlıyoruz, şayet üzüm gibi ezilip sirke ya da şarap olmak istemiyor isek, Manavgat olarak tarım ve hayvancılık konularında avazımız çıktığı kadar bağırmak, haykırmak zorundayız.
Sessizlik, tepkisizlik içimizi kemiren kurtla arkadaşlık etmekten başka bir şey değildir.