Eğitimciler Haksızlıklar Karşısında Susmadı

0

Yıldan yıla haklarının gasp edildiğini, ayın daha başında kara kara ay sonunu düşünür hale geldiklerini iddia eden eğitim emekçileri, eğitim sistemindeki çarpıklığa dikkat çekmek için bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’nın (Eğitim-İş) ülke genelinde eş zamanlı olarak başlattığı iş bırakma eylemi, Eğitim -İş Manavgat Temsilciliği tarafında Cumhuriyet Meydanı’nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

Yaklaşık dört yüz sendikalı eğitimcinin katıldığı iş bırakma eyleminde, Eğitim-İş Manavgat Temsilcilik Başkanı Ramazan Yılmaz’ın konuşması atılan; “Mustafa Kemal’in Öğretmenleriyiz – Öğretmene Saygı İstiyoruz – Çapulcu değiliz, Öğretmeniz Biz – Saraylarda değil, alanlardayız – Yandaşlara değil, Eğitime Bütçe – İşte Sendika, İşte Eğitim – Laik Bilimsel Demokratik Eğitim” sloganlarıyla sık sık kesildi.

BU BİR UYARI EYLEMİDİR

İş bırakma eyleminin bir uyarı eylemi olduğunu şayet talepleri yerine getirilmezse daha büyük eylemlere hazır olunması gerektiğine vurgu yapan Manavgat Eğitim-İş Temsilcilik Başkanı Ramazan Yılmaz, “Başöğretmenimizin bize emanet ettiği öğrencilerimize laik, bilimsel, kamusal, adil ve çağdaş bir eğitim vermemizin önüne geçtiler. Yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi bile çaldılar. Sistematik itibar suikastları düzenlediler, şimdi biz de haklarımızı ve saygınlığımızı teslim etmeye niyetimiz olmadığını göstereceğiz!” dedi.

Eğitim-İş Manavgat Temsilcilik Başkanı Ramazan Yılmaz’ın açıklamalarının satır başları şöyle:

* Bugün “artık yeter!” demenin, sendikal önderimiz Fakir Baykurt’un dediği gibi “ders vermenin”, bizi hafife alanları uyarmanın günüdür!
Bildiğiniz gibi Eğitim-İş olarak eğitim emekçilerinin görüşü alınmadan, Saray’ın talimatı ve yandaş sendikaların oluruyla hazırlanan, sorunlarımızı çözmek bir yana dursun bize yeni haksızlıkları ve angaryaları dayatacak olan ÖMK’ya karşı ilk günden beri itirazın örgütleyicisi olduk.

** “Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir” dedik. “Her öğretmen uzmandır, diploması da uzmanlık belgesidir. Siz kendi diplomalarınıza bakın” dedik. “Teslim edilmesi gereken haklarımızı yeni ve keyfi şartlara bağlayan, ezbere dayalı bir sınav sonucunda bizi yeni sıfatlarla ayrıştıracak olan, okullarda çalışma barışını bozacak ve öğretmenin mesai saat dışındaki vaktini de gasp etmeye niyetli bu kanun, sadece eğitim emekçileri açısından değil, tüm eğitim sistemi açısından büyük bir tehdittir” dedik. Fakat, hükümet bu konuda geri adım atmayacağını gösterdi. Şimdi biz de haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi gösteriyoruz!

*** Eğitim-İş’in çağrısı ve bu çağrıya yanıt veren eğitim sendikalarıyla birlikte, Türkiye sendikal mücadele tarihinde neredeyse benzeri olmayan bir ortak duruş birlikteliği oluşturulmuştur. Bugün 14 eğitim sendikası olarak üretimden gelen gücümüzü kullanacak, iş bırakarak kararlılığımızı gösterecek, “ders vereceğiz”

Taleplerimiz çok açık:
– Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve eğitim sendikaları ile tüm eğitim emekçilerinin görüşlerinin de yansıyacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir.

  • Ülkedeki gerçek enflasyonda eğitim emekçisinin alım gücünün ne kadar düştüğü de açıktır. Oysa insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak çalışmak bir haktır! Tüm eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. Ayrıca eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneği, ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir.
  • Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm eğitim çalışanlarına giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir.
  • Öğrencilerimize öğretebileceğimiz en büyük değerlerden biri adalet iken eğitimin bu değerden yoksun hale gelmesi kabul edilemez. Kamuda mülakat uygulamasına derhal son verilmeli, her kadro hak edilerek alınmalıdır.
  • Eğitim Anayasal bir hak iken ve bu hakkın ayrılmaz parçası olan barınma, beslenme ve ulaşım konusunda sosyal devletin varlık göstermemesi kabul edilemez. Öğrencilerimizin tüm bu hakları devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır.

**** Tarih, eğitim emekçilerinden, çocuklarımızın geleceğinden ve nitelikli eğitim hakkından yana olanları mutlaka yazacaktır. Emeğimize, alın terimize ve mesleki itibarımıza saldıranlar ile çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkını gasp edenler ise tarihle yargılanacaktır.

Bir Başöğretmenin kurduğu ülkede eğitim emekçisini değersizleştirmek, Başöğretmenimizin yeni nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlerin uzmanlığını kendi yeterliliğine bakmadan teste tabi tutmak, öğrencileri Anayasal hakları olan laik, bilimsel ve kamusal eğitimden mahrum bırakmak kimsenin haddi değildir!

***** Bu gerçeği anlamayanlara cevabımızı hep birlikte vereceğimiz mücadeleyle göstereceğiz! Gücümüz birliğimizde, gücümüz örgütlülüğümüzde!

Basın açıklamanın ardından katılımcılar hep bir ağızdan İzmir Marşı’nı okudu, Grup Yorum eşliğinde topluca halay çekti.