Odaların Kodamanları / Analiz

0

Odaların çalışma alanları ve görevleri kanunun ilgili maddeleri ile yasal hükme bağlanmıştır. Odalardaki ortak amaç nedir? Belli bir siyasi düşüncenin sahibi oda başkanı, kendisini hiç mi hiç ilgilendirmeyen diğer bir odanın seçimine dâhil olarak güç alanını geliştirmek için her türlü kılığa girmekten çekinmiyor.

MATSO Başkanı merhum Ahmet Boztaş’la başlayan bu gelenek şimdilerde Bakkallar Odası Başkanı Abdullah Akça ile devam ediyor. Abdullah Akça yürüdüğü yolda yalnız mıdır? Hayır! Antalya’nın güçlü isimlerinden, AK Parti’nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı olmak için yoğun mesai harcayan Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Birliği (AESOB)  Başkanı Adlıhan Dere birlikte yol yürümektedir. Akça ayrıca AESOB yönetim kurulu üyesidir.

Abdullah Akça bugün Manavgat’ta TESK’e bağlı beş odanın teoride kurmay, pratikte ise harekât subayıdır. 20 bin kişilik ordunun yönetilmesinde söz sahibidir.

İyi bir komutan mıdır?

Sevk ve idare kabiliyetini geliştirmiş Akça, tüm odaları konsolide ettiğine göre kendi çapında başarılı bir komutan sayılır.

Ama önümüzdeki örneklere baktığımızda karmaşık durumlarla karşı karşıya olduğumuzu da gözden kaçırmamak lazım.

Abdullah Akça zafer kazanmış bir komutan edasıyla şimdilerde Pazarcılar Odası Başkanı Mehmet Doğan’ı bir çanta gibi her daim yanında taşıyor. İçtikleri su, yedikleri yemek ayrı gitmiyor. Protokolde, düğünlerde, cenazelerde hep yan yana kol kolalar. Sanılır ki Pazarcılar Odası Başkanı Abdullah Akça’dır (!..)

Oysa Mehmet Doğan, akıl hocası Akça’nın kaleme aldığı düşünülen seçim bildirgesinde ne diyordu:

“Şimdi bir an durup düşünelim mevcut haliyle pazarcılar odası kaldırılırsa pazarcı ne kaybeder? Hangi eksikliğini hisseder? Bu oda pazarcının hangi işine yarıyor, hangi sorununu çözüyor? Birilerinin arpalığı haline gelmiş bir odanın pazarcıya yük olmaktan başka ne görevi var?”

Bu cümleleri kuran arkadaş şu an Pazarcılar Odası Başkanı. Manavgat siyaseti bu söylemi görmezden geliyor, pazarcı sorgulamıyor, herkes kendi halinde mutlu ve mesut.

Bizler, seçimi kazanan her zaman haklıdır mantığıyla hareket ettikçe aslında çok şey kaybettiğimizi anladığımızda iş işten geçmiş olacak.

Yıllardır dile getiriyoruz; Manavgat bir akıl tutulmasıyla karşı karşıya. Sorgulamıyor, ilgilenmiyor. Gücün karşısında boynunu büküyor, ama sokakta da eleştirmekten geri kalmıyor.

Sokaktaki vatandaşın ortak sesi olarak Sayın Mehmet Doğan’a üç soru yöneltmek istiyorum:

  • Seçim bildirgenizde yer alan projeler için bir çalışmanız var mıdır? Üyeleriniz sizden düğün salonu beklemektedir…
  • Tüzel kişiliğine ve işlevine inanmadığınız pazarcılar odası başkanı olarak; Odayı feshetme gibi bir çalışmanız var mıdır?
  • Odanız adına kurmayı düşündüğünüz Kredi Kefalet Kooperatifi için herhangi bir adım attınız mı?

Bu sorular canınızı sıkmasın! Her gün esnaflarla iç içeyim. Onları dinliyor ve sorunlarını not alıyorum. Bu sorun sadece sizin odanızla ilgili değil, tüm odaları kapsayan geniş bir eleştiri birikiminin esnafa yansımış halidir.

Bakınız esnaf neler söylüyor:

  • Odalar ne iş yaparlar, ne işe yarar?
  • Odaların Manavgat’a kattığı artı bir değer bugüne kadar var mıdır?
  • Oda başkanlarını seçimden seçime kapımızda görüyoruz.
  • Seçim döneminde harcadıkları enerjiyi, ticaretin gelişimi için harcamış olsalar; herhalde biz şimdi farklı şeyler konuşur olurduk.
  • Bizim oda başkanlarımız protokol subaylığından başka bir işe yaramıyor…

Buna benzer onlarca cevap içerisinde derleyip toparlayabildiğimiz bu cevaplar oldu. Ancak birçok esnafın da kendi özeleştirilerini yaparak, üyelik vasıflarını yerine getirmediklerine de şahitlik ettik. Esnaf ikili ilişkilerle ya da siyaset birlikteliği ile işini gördüğü sürece;’ benden sonra tufan’ demekte bir beis görmüyor.

Böyle esnafa böyle başkan demek içimizden gelmiyor ama Manavgat dönüştürülmeye çalışılan siyasetiyle hızla çukura doğru sürükleniyor.

Ruhunu kaybeden bir kentin gelişmesi mümkün değildir.