Site icon Manavgat Gerçek

Eğitim-İş, “Çocuklarımız nitelikli eğitimle büyümeyi hak ediyor”

EĞİTİM-İŞ sendikası Manavgat Temsilcilik Başkanı Birsen Elibol, 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Elibol, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e atıfta bulunarak, “Tekin döneminde MEB, öğretmeni koruyan değil, cezalandıran bir kuruma dönüşmüştür. İçinde bulunduğumuz bu tablo, dönemin utanç albümüdür. Ama biz buradayız. Bu enkazı görüyoruz. Hesabını tutuyoruz ve bu tekinsizliğe teslim olmayacağız!” dedi. Eğitim-İş Manavgat Temsilciliği Başkanı yazılı olarak yapığı açıklamasında öne çıkan başlıklar şöyle: 2024/2025 eğitim-öğretim yılı, bugün itibariyle sona erecek. Ama arkasında yalnızca kapanmış bir takvim değil çözülmemiş sorunlar, derinleşmiş eşitsizlikler ve görmezden gelinen adaletsizlikler bıraktı. Bugün sloganımız: “TEKİNSİZ EĞİTİM, TEKİNSİZ GELECEK!” “Tekinsiz” kelimesi Türkçede; güvensiz, huzursuzluk veren, karanlık bir tehdit taşıyan anlamlarına gelir. Ne yazık ki, bu yıl boyunca eğitim sistemimizin tam da bu kavramla tanımlanabilecek bir hale geldiğine tanıklık ettik. Çünkü… Tekinsiz okullar gördük. Depreme dayanıksız ve temizlenmeyen binaları, ısınmayan sınıfları, güvensiz bahçeleriyle öğrencilerin değil, sorunların korunduğu binalar. Tekinsiz bir eğitim düzeni izledik. İdeolojik dayatmalarla bilimden uzaklaşan, pedagojiyi dışlayan, eşitsizlikleri derinleştiren, çocukları tarikat ve cemaatlerin ya da sermayenin kucağına iten, sınavlarla boğan; ama onların duygularını, hayallerini yok sayan bir sistem. Ve artık hep birlikte tekinsiz bir geleceğe bakıyoruz! Eğitimden umudunu kesmiş çocuklar, mesleğini yapamayan öğretmenler, adaletsizliğe teslim olmuş aileler… Dinselleşme Kurumsallaştı, Laiklik Tahrip Edildi: Tarikatlar, cemaatler, “sivil toplum” maskesiyle okullara yerleşti. ÇEDES’le öğrenciler cami temizliğine gönderildi, önlerine mezar konuldu, ellerine bıçak verildi, pedagojik cinayet işlendi. Bu yıl, laikliğin tabutuna bir çivi daha çakıldı. Protokollerle tarikatları “STK” ilan edip, okulları işgal ettirildi. ÇEDES, Diyanet, Ensar, TÜRGEV ve şimdi de Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalayarak okulları siyasi ve dini propaganda merkezlerine çevirdiniz. Anayasa’yı yok sayıldı. Laik eğitim çökertildi. Maarif Müfredatı İdeolojik Bir Dayatma: Atatürk’ün adını sildiniz, bilimi dışladınız, her derse dogmayı boca ettiniz. “Maarif” denilen sistem, “biat eden nesil” yaratma planıdır. Bu müfredat, pedagojik değil ideolojiktir. Eğitim değil şartlandırmadır. Artık ders kitaplarında bilgi değil, itaat öğretiliyor. Özel Okul Öğretmenleri Patronlara Terk Edildi: Asgari ücretle, sigortasız, güvencesiz çalıştırılan özel okul öğretmenleri için “patronlar söz verdi” diyen bir bakanlık var artık. Yani yasa yok, hak yok; sadece “ricaya dayalı yönetim” var. Öğretmene Sürgün, Hukuksuzluğa Kurumsallık Proje okullarındaki keyfi atamalar ile yüzlerce öğretmen, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürüldü. Proje okulu uygulaması, öğretmenlerin siyasi referansla seçildiği, liyakatin dışlandığı yapılar haline getirildi. “Norm fazlası” bahanesiyle yapılan resen atamalar, öğretmenlerin mesleki ve insani haklarını yok sayan açık bir sürgün politikasıdır. Tekin döneminde MEB, öğretmeni koruyan değil, cezalandıran bir kuruma dönüşmüştür. İçinde bulunduğumuz bu tablo, dönemin utanç albümüdür. Ama biz buradayız. Bu enkazı görüyoruz. Hesabını tutuyoruz ve bu tekinsizliğe teslim olmayacağız! Yaratılan bu karanlığa karşı; Eğitim-İş’in aydınlık mücadelesi büyüyerek sürecek. Laik, bilimsel, kamusal eğitim için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bu ülkenin çocukları korkuyla değil umutla büyümeyi hak ediyor. Hurafeyle dogma ile değil bilimle büyümeyi hak ediyor. Açlıkla yoksullukla değil, ülkesinin sunduğu refahla, nitelikli eğitimle büyümeyi hak ediyor.
Exit mobile version