Site icon Manavgat Gerçek

Nazım Hikmet Memleket, Memleket Nazım Hikmet”

Lirik şiirin en büyük ustalarından Nazım Hikmet Ran, ölümünün 62. yılında Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) şiirlerle anıldı. Antalya Büyükşehir ile Manavgat Belediyesi’nin birlikte düzenlediği anma etkinliğine, Büyükşehre bağlı İsmail Baha Sürelsan Konservatuar sanatçıları damga vurdu. Sanatın ve kültürün birleştirici gücüne tanıklık ettiğimiz gecede Nazım Hikmet’e can ve ses veren sanatçı Alpdoğan Esenoğlu, karlı kayın ormanlarında yürüyerek seyircilerle kucaklaştı. Esenoğlu’nun seslendirdiği her Nazım Hikmet şiirinde kendimizi özlemin, gurbetin, kavganın ve direnişin içinde buluverdik. Yaşanan tüm zorluklara, çekilen tüm acılara karşın yetmişinde bile bir zeytin fidanı dikmenin gerekliliğini bir kez daha hatırladık. Memleket hasretiyle yanıp tutuşan Nazım Hikmet Bulgaristan’ın Varna Limanı’nda İstanbul’a giden bir Türk gemisi görür ve oracıkta ‘Vapur’ adlı şiirini yazar. “ Bir vapur geçer Varna önünden / uy Karadeniz’in gümüş telleri / bir vapur geçer Boğaz’a doğru /Nazım usulcacık okşar vapuru / yanar elleri…” Yanan sadece ellerimiz değildi. Sürgünde hasret acısıyla, işkencede ölenlerle, hapishanede çürütülenler için de yüreğimizin cayır cayır yandığını tüm hücrelerimizde hissettik. Nazım Hikmet’in şiirlerini, romanlarını ve oyunlarını üç beş satırda anlatmak elbet mümkün değildir. Bu Nazım’ı dar kalıplara sokmak demektir. Çünkü Nazım Hikmet bir dünya şairidir. Türk edebiyatının ölümsüz bir ismi olarak sevginin, dayanışmanın ve direnişin sesidir Nazım Hikmet. Manavgat Belediye Başkanı Op. Dr. Niyazi Nefi Kara, anma programı sonrasında sanatçılara plaketlerini takdim ederken yaptığı kısa konuşmada çok açık ve net zaten ifade etti. “Nazım Hikmet Memleket, Memleket Nazım Hikmet.”   Kendisinin de şiir yazdığını ama Nazım Hikmet’in şiirleriyle tanıştıktan sonra şiirlerini kitaplaştırmaya cesaret edemediğini belirten Başkan Kara, böylesine özel ve anlamlı bir geceye paydaş oldukları için Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. “Seviyorum seni / Ekmeği tuza banıp yer gibi / Geceleyin ateşler içinde uyanarak / ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi…”
Exit mobile version